Bundan 23 yıl önce; 19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında aynı anda ülke çapında 20 ayrı hapishanedeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin kaldığı bloklara operasyon düzenlenmiş, operasyon sonucunda onlarca insan hayatını kaybetmiş ve operasyona “Hayata Dönüş” ismi verilmişti. Operasyonlar bitirildikten sonra siyasi tutuklu ve hükümlüler F Tipi hapishanelere konuldular. F Tipi hapishaneler bu şekilde açılmış ve faaliyete başlamış oldu. Böylece neredeyse bir gecede ülkenin “cumhuriyet dönemi” ceza infaz modeli tamamen değişmiş, yeni bir döneme geçilmiş oluyordu. Bu dönem halen yürürlükte olan F Tipi ceza infaz dönemi. Bir diğer ifade ile tecrit ve izolasyon modeli dönemi.

“Hayata Dönüş” operasyonlarına karar verilme süreci ve operasyonun devlet açısından gerekliliği, mevcut ceza infaz rejiminin tamamen yeniden şekillendirilmesi amacına dayalı olduğu için bu yanıyla operasyonun kendisi radikal ve geri dönüşü olmayan toplu bir sevk işlemi olmuştur. Altını önemle çizmek gerekir ki, devlet mevcut duruma sadece F Tipi hapishaneler özelinde bakmamış, çok açık bir biçimde bütün olarak mevcut infaz modelini değiştirmeye karar vermiştir.

Mevcut infaz modelinin tamamen değiştirilmesi amacına yönelen “Hayata Dönüş” operasyonları sonrasında her bir hapishane açısından Cumhuriyet Savcıları tarafından keşif işlemleri gerçekleştirilmiştir. Böylece operasyonların her biri bakımından olay adli makamlara intikal etmiştir. Ancak belirtmek gerekir ki, tüm hapishaneler açısından adli soruşturmalar aynı düzeyde sürmemiştir. Operasyonlar 20 ayrı hapishanede yapılmış olmasına rağmen sadece bazı hapishaneler ile ilgili soruşturma ve davalar açılmıştır.

Açılan soruşturma ve davaların büyük bir kısmında operasyondan sağ kurtulabilen tutuklu ve hükümlüler isyan çıkarmak ve kamu malına zarar vermek suçlamalarıyla sanık yapılmış, operasyona katılan askerlerle ilgili toplamda sadece dört dava açılmıştır. Bakırköy 13. Ağır ceza mahkemesinde Bayrampaşa hapishanesiyle ilgili olarak açılan dava dışındaki yargılamalar er veya alt rütbeli askerlerin sanık olduğu davalar olmuştur. Hali hazırda sürmekte olan Bayrampaşa hapishanesiyle ilgili davanın dışındaki davalar kapsamında da sanık askerler hakkında beraat kararları tesis edilmiştir.

Bugün “Hayata Dönüş” operasyonu ile ilgili süren hukuki süreçlerle alakalı temel sıkıntıların başında dönemin üst düzey askeri personeli ile siyasi ve bürokratlar hakkında bugüne kadar tek bir adli soruşturmanın dahi yapılmamış olması gelmektedir. Bu anlamıyla Bakırköy 13. Ağır ceza mahkemesindeki Bayrampaşa hapishanesi davası özelinde, özellikle operasyondaki fiili müdahale grubundaki bir kısım rütbeli askeri personelin yargı önüne çıkmış olması olumlu bir durum olsa da operasyonlarda doğrudan karar merciinde bulunmuş olan siyasi ve bürokratlar halen yargı süreçlerinin dışında tutulmaktadır.

Oysa ki, süren yargılamalar kapsamında dava dosyalarına gelmiş olan operasyon harekat planlarında, operasyonların dönemin Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının emriyle yapıldığı açıkça yazmaktadır. Öte yandan yargılamalarda sorgu ve ifade veren birçok askeri personel, operasyonların Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının emirleriyle başlayıp icra edildiğini mahkeme huzurunda beyan etmiştir.

Bu anlamıyla bakıldığında özellikle dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve Ceza Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’un o dönem bulundukları makam açısından “Hayata Dönüş” operasyonlarındaki konumları son derece önemlidir. Son yılların moda değimiyle ifade etmek gerekir ise, “Hayata Dönüş” operasyonlarının hukuki sorumluluk boyutu açısından “siyasi ayağı” eksik kalmıştır. Gelinen noktada operasyonların karar alma süreçleri ile icrasında doğrudan yer alan siyasilerin ve bürokratların artık yargı önüne çıkarılması gerekir.

“Hayata Dönüş” operasyonlarının üzerinden 23 yıl geçmiş olması süren hukuki süreçler açısından zamanaşımı meselesini de karşımıza çıkarmaktadır. Operasyonlara katılan askeri personelin yargılanmakta olduğu davalar özelinde; yaralama, kötü muamele ve hakaret gibi suçlar bakımından Çanakkale ve Ümraniye hapishanelerindeki operasyonla ilgili yargılama yapan mahkemeler zamanaşımı kararları vermiştir. Öte yandan ölüm fiilleriyle ilgili olmak üzere de zamanaşımı süresi oldukça yaklaşmış durumda olup, buradaki gelinen noktada oldukça kritiktir.

“Hayata Dönüş” operasyonunun kararını alan ve/veya operasyonlara katılan kamu görevlilerinin zamanaşımı ya da etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle hukuki sorumluluklarından kurtulabilmeleri, mevcut adli sistem içindeki “cezasızlık” halkasına bir yenisinin daha eklenmesi sonucunu doğuracaktır. Ülke tarihine katliam olarak yazılan “Hayata Dönüş” operasyonu gibi ağır bir olayın netice itibariyle “cezasızlık” ile sonuçlanması vicdanen ve hukuken kabul edilebilecek bir durum değildir.

“Hayata Dönüş” operasyonları gerçekleştirildiği tarihte doğan çocuklar bugün 23 yaşında. Geçen uzun zamana karşın o gün operasyonu yaşayanlar, takip edenler ve tanık olanlar açısından halen dün gibi yakın. Operasyonlar sürerken dönemin Adalet Bakanı H. Sami TÜRK şöyle demişti; “yarından sonra artık her şey farklı olacak.” Bugün artık her şey farklı mı?. F tipi hapishaneler somut bir gerçek olarak karşımızda. Ama bu somut gerçeğe rağmen F Tiplerine karşı mücadelenin de içeride ve dışarıda devam ettiği görülmektedir.  Belki de yarından sonra her şey çok da farklı olmamıştır.

Bugün 23 yaşında olanlara, bilmeyenlere ve hatırlamayanlara 19 Aralık 2000 günü bu ülkenin hapishanelerinde nelerin yaşandığını anlatmak, hatırlatmak ve unutturmayarak, “Hayata Dönüş” operasyonu yargılamalarını takip edip gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamak, Çağdaş Hukukçular Derneği olarak boynumuzun borcudur. 23. Yılında da 19 Aralık 2000 “Hayata Dönüş” operasyonunu unutmadık unutturmayacağız. 19.12.2023

    Çağdaş Hukukçular Derneği