Basına ve kamuoyuna,

Bugün 27 Ağustos. Öfkeliyiz! Derneğimizin kıymetli üyesi, dostumuz, yoldaşımız Av. Ebru Timtik’in ölüm yıl dönümünde öfkemizin kavga dostlarımızca da paylaşıldığını, Ebru’nun mücadelesinin izlerinin bugün hala sürdüğünü biliyoruz. Ebru’nun ismini andığı için yargılanan meslektaşlarımızın olması, mesleki ve insani sorumluluğunu yerine getirdiği için hekimlerin hedef gösterilmesi rastlantı değil. Ölümünün üzerinden 3 yıl geçti, ancak Ebru’nun sesi kısılmadı, bugün hala mücadelenin sürdüğü her yerde gür şekilde duyulmaya devam ediyor.

Ebru, Türkiye faşizmi tarafından adil yargılanma hakkı gasp edilen herkesi savunmak için yaşamını ortaya koyduğu 238 günün akabinde 3 yıl önce bugün aramızdan fiziken ayrıldı. Derneğimiz üyesi Aytaç Ünsal ile birlikte ölüm orucunu sürdürdükleri dönemde Türkiye hapishanelerinden yükselen adil yargılanma talebini haykıran sesi kıtalara yayıldı, başka seslerle bütünleşti, gürleşti. Yaşamını yitirmesinin akabinde adına ilan edilen Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü ve Ebru Timtik Ödülü’nün kısa tarihçesine bakılacak olursa, Ebru’nun sadece Türkiye halklarının değil ama Mısır’dan Meksika’ya ezilen halkların mücadelesine dokunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Türkiye’de halkları, işçi ve emekçileri, hak mücadelesi öznelerini hedef alan baskı ve zor politikaları gün geçtikçe derinleşiyor. Bir yandan etkisi artık günlük olarak etiketlere yansıyan ekonomik kriz nedeniyle ekmeğe dahi muhtaç olan yığınlar yaşam mücadelesi verirken, diğer yandan faşizm gündelik yaşamın her anını kuşatıyor. Hapishaneler adil yargılanma hakkı başta olmak üzere en temel insani hak ve ihtiyaçlarına erişmesi keyfi şekilde engellenmiş geniş bir nüfusun kalıcı ikametine dönüştü. Ağaca, ormana, başka canlıların yaşam hakkına sahip çıkanların terörist, tüm göçmenlerin pazarlık aracı ilan edildiği ama bu sefalet tablosunu fırsata çevirerek kasalarını dolduranların kahramanlaştığı Türkiye, bir ülkeden çok toplama kampını andırıyor.

Burada anlatılan tablo bir yeniye işaret etmiyor. Hangi tarihi esas alırsak alalım, bir katliam, bir cezasızlık örneği konuşacağız. Hangi tarihi esas alırsak alalım kurumsallaşmış faşizmin gölgesinde adalet duygusunun yerle yeksan oluşundan konuşacağız. 2016’da olağanüstü hal ilanı akabinde ÇHD’nin “Ayın Karanlık Yüzü” demesi boşa değildi. Aksine Türkiye tarihi boyunca bildiğimiz bir şeyin adını koyuyor, gidişatın yönüne işaret ediyor, herkesi, hak ve özgürlükler için mücadeleye çağırıyor, halkların, emekçilerin, elimizden alınan değerlerin savunmanlığına davet ediyorduk.

Derneğimiz üyesi, kavga dostumuz Ebru Timtik, bu davetin çağrıcılarındandı. Ama sadece çağrıcı olarak kalmadı. Güçlü sesi ve yüreğiyle, davete icabet edenlerin de başını çekti.

Ebru için bu sadece bir avukatlık pratiği üzerinden şekillenen bir mücadele çağrısı da değildi ama içten bir biçimde iktidarın kavga çağrısına yönelik de bir kabul beyanıydı. Yalnız adaletsiz düzene isyan ve protesto değil,onu kökünden sarsmaya ve devirmeye, değiştirmeye yönelik bir devrimci çıkıştı. Bu yıl, onu anarken, bu kavga çağrısı ile anmak isteriz:

“Kıssadan hisse

Burjuvazi,

Kavgaya davet etti bizi

Davetleri kabulümüzdür.

Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,

Biliriz öylece yaşamasını ölmesini

Hepimiz, birimiz için

Birimiz, hepimiz için”

(Nazım Hikmet Ran)

    Ebru’ya özlemle,

Çağdaş Hukukçular Derneği