Sınır Ötesi Göçmen Haklarının Savunulması Konferansı

Ortak Deklarasyonu

Midilli – Yunanistan, 12-14 Haziran 2024

 

Pylos devlet suçunun mağdurları ve hayatta kalanlar için adalet!

 

“Adriana” isimli aşırı kalabalık balıkçı teknesi 14 Haziran 2023 günü sabahın erken saatlerinde Yunanistan’ın Pylos limanına yaklaşık 50 mil mesafede uluslararası sularda batmıştır. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce kişi, Yunan Sahil Güvenliği’nin (HCG) gözetimi altında boğulmuş, gemide bulunanlardan sadece 104’ü kurtulurken 750 yolcudan cesedine ulaşılan veya henüz ulaşılamayan 600’den fazlası hayatını kaybetmiştir.

Adriana gemisi 9 Haziran 2023 tarihinde Libya’nın Tobruk kentinden, denize açıkça elverişsiz bir durumda yola çıkmıştır. Gemideki yolcuların yardım istemeye başladığı tarih olan 13 Haziran’da çoktan Orta Akdeniz’de yüzlerce mil yol kat etmişti. Sorumlu tüm Avrupalı ve ulusal makamlar derhal bilgilendirilmiş ancak arama ve kurtarma operasyonu başlatılmayarak çok önemli bir zaman kaybı yaşanmıştır. Nitekim böyle bir operasyonun ana sorumlusu olan Yunan Ortak Kurtarma Koordinasyon Merkezi (HJRCC), kurtarma gemileri göndermek yerine PPLS-920 adlı devriye gemisini görevlendirmiştir. HJRCC ayrıca diğer gemilerin olası kurtarma faaliyetlerini de birkaç saat boyunca engellemiştir. 920 numaralı gemi ancak Adriana’nın motoru arızalandıktan sonra 14 Haziran’ın erken saatlerinde Adriana’yı çekmeye çalışmış, bu da geminin olmasına ve gemideki insanların çoğunun ölmesine neden olmuştur.

Yunan makamları, eylemlerine ilişkin tüm kanıtları gizlemek amacıyla, sorumluluğu hayatta kalan dokuz kişinin (‘Pylos 9’) üzerine yıkmaya çalışmış, onları kaçakçılık örgütlerinin bir parçası olmakla ve gemi kazasından sorumlu olmakla suçlamıştır. Hükümet yanlısı medya, Pylos 9’u kötü niyetli kaçakçılar olarak gösteren bir anlatı oluştururken, suçlanan dokuz kişi, özgürlüklerinden ve böylesine korkunç bir trajedinin mağdurları olarak ihtiyaç duydukları tüm gerekli destekten mahrum bırakılarak tutuklu yargılanmıştır. Ancak 11 ay sonra, savunma ekiplerinin ve onları destekleyen dayanışma gruplarının sonsuz çabalarının ardından, hayatta kalan dokuz kişi hakkındaki tüm suçlamalar nihayet düşürülmüş ve dokuz kişi özgürlüklerini geri kazanmıştır. Ancak Yunan polisi onları derhal serbest bırakmak yerine, hukuku hiçe saydıklarını da ima eden intikamcı bir hareketle, idari gözetim altına alınmalarını emrederek işkenceyi uzatmıştır. Bugün ‘Pylos 9’undan sekizi nihayet serbest ve arkadaşları ile ailelerinin yanına dönmüş şekilde iltica başvurularının incelenmesini bekliyorlar. Ancak 20 yaşında genç bir erkek olan 9. kişi hala keyfi olarak gözaltında tutuluyor ve sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya. Bununla birlikte hayatta kalanlar ve gemi kazası kurbanlarının arkadaşları ile akrabaları hala adalet arayışındalar. Bugüne kadar, Pylos’taki ölümcül gemi kazasından kurtulan 53 kişi, Pire Deniz Mahkemesi nezdinde tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Prosedürün kabul edilemez bir şekilde gecikmesi nedeniyle ön soruşturma ise henüz tamamlanmamıştır.

‘Pylos Gemi Kazası’ bir kaza değildi! Avrupa’nın çağdaş tarihinde bir devletin eylemlerinin doğrudan sonucu olarak meydana gelen en ölümcül trajedi idi. Ancak bu trajedi tek değildir. Yunan Sahil Güvenliğinin Adriana teknesini çekme eylemi, aslında Yunan devletinin göçmen teknelerine sistematik olarak saldırma ve onları genellikle ‘geri itme’ operasyonlarıyla Yunan karasularından çıkarma politikasıyla tutarlıdır.

Bunlara ek olarak, Avrupa sınırlarının sürekli olarak askerileştirilmesi, hareket halindeki insanları daha da tehlikeli rotalara yönlendirmektedir. 2014 yılından bu yana, AB ve ortak ülkelerinin sistematik sınır şiddeti 30.000’den fazla insanın Akdeniz’de güvenli bir yere ulaşma çabası sırasında hayatını kaybetmesine neden olmuştur. AB Konseyi tarafından 14 Mayıs 2024 tarihinde kabul edilen yeni AB Göç ve İltica Paktı, hareket halindeki insanların kırılganlığını arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Anlaşmanın muhtemel sonuçları arasında Avrupa genelinde keyfi gözaltıların yaygınlaşması, sınır devletleri üzerindeki baskının artması ve insan haklarını zedeleyen acil durum tedbirlerinin daha sık kullanılması yer almaktadır. Aynı zamanda AB fonları, AB’nin ortak ve komşu ülkelerindeki otoriter rejimlere verilmeye devam ederek  göç yönetimini daha da dışsallaştıracaktır.

Ortak imzacı kuruluşlar ve kişiler, Avrupa Birliği’nin, birlik üye devletlerin ve uluslararası ortaklarının insan haklarına rağmen sürekli olarak güvenlikleştirilmesini defalarca belgelemiş ve ele almıştır. İnsan hakları, ırkı, dini, cinsel yönelimi vs. ne olursa olsun herkes için her zaman güvence altına alınmalı ve sağlanmalıdır. Herkesin hareket etme ve/veya koruma talep etme hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz.

 

Taleplerimiz:

  • ‘Pylos 9’ davasının 9. sanığının derhal serbest bırakılması,
  •  Pylos gemi kazasındaki sorumlulukları ve sınırlarında işlenen insanlığa karşı suçlar nedeniyle Avrupalı ve Yunan yetkililerin soruşturulması ve sorumlu tutulması,
  • Pylos mağdurları ve hayatta kalanlar için adalet,
  • Hareket halindeki insanlar için güvenli geçişler,
  • Sistematik ve ölümcül sınır şiddetine derhal son verilmesi, 
  • Göçün kriminalize edilmesinin ve hareket halindeki insanların hapsedilmesinin durdurulması, 
  • Herkes için hareket özgürlüğü.

 

İmzacılar

#FreePylos9 Campaign (#ÖzgürPylos Kampanyası)

CPT – Aegean Migrant Solidarity (CPT – Ege Göçmen Dayanışması – Yunanistan)

Legal Centre Lesvos (Midilli Hukuk Merkezi -Yunanistan)

Feminist Autonomous Centre (Feminist Otonom Merkez – Yunanistan)

Progressive Lawyers Association (Çağdaş Hukukçular Derneği – Türkiye)

La Garriga Societat Civil (La Garriga Sivil Toplum Örgütü – Katalonya)

Lawyers for Justice (Adalet için Hukukçular – Türkiye)