Bartın ilinin Amasra ilçesinde 14 Ekim 2022 tarihinde ve saat 18:14’de Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi’ne bağlı madende patlama olduğu ve çok sayıda maden işçisinin hayatını kaybettiğini öğrenmemiz üzerine 15 Ekim 2022 tarihinde Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar olarak İstanbul ve Ankara’dan yola çıktık.

Katliamın üzerinden 24 saat geçmeden olayın yaşandığı maden sahasına ulaştık. Maden sahasında ilk incelemelerde bulunduk, orada bulunan Türkiye Barolar Birliği Başkanı, Ankara Barosu Başkanı ve Bartın Barosu Başkanı ile görüşmeler yaptık. TBB başkanı tarafından Birlik bünyesinde bir komisyon kurulacağı bilgisi tarafımıza iletildi.

Ertesi günü yeniden maden sahasına giderek, yapılan işlemlere ilişkin bilgi almak isterken soruşturmanın şüphelisi konumundaki Müessese müdürünün polisi yönlendirmesiyle maden sahasından çıkmamız istendi. Böylece, patlamanın üzerinden geçen iki güne rağmen şüphelilerin hâlen maden sahasında yetkili olduğunu tespit etmiş olduk. Aynı gün, yaşamını yitiren madencilerin köylerdeki cenaze törenlerine katılarak, ailelerine başsağlığı dileklerimizi ilettik.

Pazartesi günü ÇHD adına Amasra ve Bartın Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu, İşkur ve SGK’ya denetim talepli dilekçelerimizi verdik. Dosyaya vekaletname ile birlikte vakit kaybetmeksizin toplanması gereken delillere ilişkin hazırladığımız detaylı talep dilekçemizi sunduk.

18.10.2022 salı günü soruşturma savcılarının maden sahasında olduğunun öğrenilmesi üzerine hızlı bir şekilde maden sahasına geçildi; burada bulunan Bartın Cumhuriyet Başsavcısı ve diğer yetkilerle görüşmeler yapıldı. Keşif gerçekleştirilecek ise madenci ailelerin avukatları olarak keşfe katılacağımızı belirttik. Ancak Başsavcılık tarafından keşfin ertesi gün yapılacağının tarafımıza iletilmesi üzerine keşif ön hazırlıkları yapıldıktan sonra maden sahasından ayrıldık.

Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/981 numaralı soruşturması kapsamında Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi’nde yapılacak 19.10.2022 tarihli keşif işlemi öncesinde bilirkişilerden araştırmalarını talep ettiğimiz teknik, idari ve yönetimsel sorunlara dair araştırma sorularının yer aldığı 56 maddeden oluşan 8 sayfalık dilekçemizi sunduk. 19.10.2022 tarihli keşif işlemine müşteki vekili sıfatı ile katılım gösterdik.

19.10.2022 Tarihinde Amasra TİM’de Yapılan Keşife Dair Gözlemlerimiz

Keşif başlangıcında keşfin baştan sona kayıt altına alınmasına dair talebimizi dile getirdik. Akabinde bilirkişilerle birlikte maden sahasının girişinde bulunan bir odada maden içerisindeki aktif çalışma sahalarına, eski imalat alanlarına ve çalışma yöntemine dair müessesede çalışan personelden bir kısım bilgiler alındı. Söz konusu bilgilerin müessese tarafından olaydan sonra hazırlanan ve üzerinde madende hayatını kaybeden madencilerin bulundukları yerlerin işaretlendiği bir harita üzerinden aktarıldığını gördük.

İlk aşamada madene dair bilgi aktarımlarının müessesede farklı bir vardiyada görevli olduğunu söyleyen iki mühendis tarafından yapıldığını, bir kısım bilginin ise müessese müdürü tarafından verildiği gözlemledik. Madende çalışan mühendislerin patlamanın sorumluluğunu maden işçilerinin hatası olarak göstermeye çalıştıklarını; bunu yaparken de patlama öncesine dair birbiri ile çelişen ve gerçekle bağdaşması mümkün olmayan bilgiler verdiklerini gözlemledik.

Haritalar üzerinde yapılan incelemenin ardından madenin dijital ortamdaki üç boyutlu modelini incelemek için harita odasının olduğu idari binaya geçildi. Dijital ortamdaki üç boyutlu haritaların incelenmesi sırasında yönetmeliğe göre zorunlu olması gereken maden havalandırma planının üç boyutlu simülasyonunun müessesede olmadığını, bu konuda VENTSİM isimli bilgisayar programının kurum tarafından satın alındığını fakat programa dair bir eğitim verilmediği için kullanılamadığı bilgisini edindik.

Harita odasındaki incelemelerin ardından bilirkişi tarafından hazırlanan üç boyutlu havalandırma modelini projeksiyon yardımı ile incelemek için dershane odasına geçildi. Bu esnada havalandırma modeli oluşturulurken maden içerisindeki hava değerlerine, hava kapılarına ve tali havalandırma için kullanılan vantüplere dair bilgilerin keşfin başından bu yana bilgisine başvurulan müessesede görevli mühendisten alındığını gözlemledik. Bilgilerin alındığı sırada hava değerlerine dair bilgi paylaşan mühendisin tartışma konusu bölgedeki hava akış hızının daha yüksek çıkmasını sağlamak amacıyla ilk verdiği bilgileri sürekli olarak değiştirme çabası içerisinde olduğunu gözlemledik.

Bilirkişi tarafından o anda oluşturulan üç boyutlu havalandırma modeline dair yapılan incelemenin ardından gaz izleme odasına geçildi. Gaz izleme odasında yapılan incelemelerde, işletmede çalışan mühendisler ve gaz izlemede görevli personel tarafından bilirkişilere ilk başta madene giriş-çıkışı kapatmak için yapılan mevcut barajların arkasında çalışan bir sensörün olmadığı bilgisi verildi.

Gaz izleme sistemindeki sensör verileri ile harita üzerine işaretlenen sensörler karşılaştırıldığında aynı hat üzerindeki CH4 (metan) ve CO (karbonmonoksit) sensörlerine ait kayıtların birbirleri ile tutarsız değerler gösterdiği görüldü. O sırada gaz izleme biriminde çalışan bir personele sistemde kayıtlı sensör adlarının yanlış eşleştirilme ihtimali soruldu ve bazı sensörlerin eşleşmediği ve farklı sensörlere ait verileri döndürdüğü görevli personel tarafından kabul edildi. Soruşturma savcısından bu hususun tutanak altına alınması talep edildi ve bu durum sersör kayıt çıktıları üzerinde tutanak altında alındı. Keşif tutanağında bu husus yer almamaktadır.

Gaz izleme odasından çıkıldığı esnada gaz izleme ünitesindeki bilgisayar sisteminde inceleme yapan bir bilirkişi tarafından o esnada kırmızı ile alarm veren bir CH4 (metan) sensörünün olduğu ve anlık olarak 3.75 değerini gösterdiği fark edildi. – sonrasında bu bölgeninin harita üzerinde işaretlenmediği de tespit edilmiştir– Kırmızı ile alarm veren sensörün hemen altında bulunan başka bir sensörün de anlık olarak oldukça yüksek değer gösterdiği tespit edildi. Bu sırada gaz izleme sorumlusu işletme personeli fenalık geçirdi ve sağlık ekiplerinin müdahalesi için gaz izleme odasından çıkmak zorunda kalındı.

Rahatsızlanan personelin odadan çıkarılmasının ardından bilirkişi tarafından fark edilen anlık metan değerinin tutanak altına alınması tarafımızca talep edildi. Bu doğrultuda tekrar gaz izleme odasına geçildi ve metan sensörünün güncel değerinin bu sefer %3.29 civarında olduğu, alarm veren diğer metan sensörünün ise %5 değer gösterdiği tutanak altına alındı. Bu sırada keşif boyunca bilgisine başvurulan ve aynı işletmede çalışan bir mühendis tarafından sensörde

kalibrasyon sorunu olabileceği, o bölgeden iki gün önce yapılan ölçümlerde sensörün %4 değerinde metan gösterirken seyyar ölçüm cihazı ile yapılan ölçümün %3 olduğu dile getirilmiştir. Kendisine bu karşılaştırma verisini nasıl elde ettiği sorulduğunda; bilginin kaynağının telefonuna Whatsapp uygulaması aracılığı ile gönderilen bir kroki olduğunu söylendi. Baraj arkalarından ölçüm alınamadığı iddiası karşısında kroki ve üzerindeki numune ölçüm değerlerinin delil niteliğinde olduğu ve el konulması gerektiği Soruşturma savcısı ile paylaşıldıysa da telefon hakkında bir el koyma işlemi yapılmadı.

Gaz izleme bölümündeki incelemelerin tamamlanmasının ardından şilt tahkimatlarının yer aldığı açık alana gidildi. Şilt tahkimatlarının yer aldığı açık bölümde yapılan kısa incelemeden sonra maden içerisinin yüksek gaz değerleri ve yangının devam etmesi nedeniyle güvenli olmadığı bilgisi verildi ve keşif bu aşamada sonlandırıldı.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Keşif sırasında bilgisine başvurulan mühendislerin tutarsız bilgiler vermeleri ve alınan bazı bilgilerin gerçek dışı olduğunun anlaşılması, müessese personelinin delilleri karartma ihtimalinin yüksek olduğunu göstermektedir.

13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan SOMA maden katliamından sonraki üç gün içerisinde henüz gözaltına alınmamış olan şüphelilerin maden havalandırma haritası üzerinde yaptıkları tahrifat nedeniyle ilk aşamada bilirkişiler tarafından hatalı bir ventsim simülasyonu üzerinden değerlendirme yapıldığı ve durgun hava bölgeleri ile ters hava akımı gibi kritik detayların gözden kaçırıldığı tarafımızca bilinmektedir. Soma’da yine havalandırma haritası üzerinde yapılan tahrifat ile gerçekte olmayan bir acil çıkış yolu çizilmiş, kovuşturma sırasında havalandırma defterindeki hava hızı kayıtlarının da gerçeği yansıtmadığı anlaşılmıştır.

 

14 Ekim 2022 tarihinde gerçekleşen ve 41 işçinin ölümü, bir çok işçinin de yaralanmasına neden olan bu katliamın sorumluları henüz tespit edilmemiş, şüpheliler hakkında herhangi bir adli işlem yapılmamıştır. Madende bulunan bilgisayarlar, sensör kayıtları vb. dijital materyallere el konulması için 16 Ekim 2022 tarihinde, yani katliamdan yaklaşık iki gün sonra, Sulh Ceza Hakimliği’nden karar talep edilmiş olması, delillerin karartılması yönündeki kaygılarımızı daha da güçlendirmektedir. Katliamın üzerinden 7 gün geçmiş olmasına rağmen şüphelilerin hâlen maden sahasındaki tüm delillere erişebilmesi soruşturmanın salahiyeti ve hakikatin açığa çıkarılması açısından son derece tehlikelidir.

Geçmiş dönemlerde takip ettiğimiz soruşturma süreçlerinde karşılaştığımız delillerin karartılması ve tahrif edilmesi sorunlarının yaşanmaması adına; şüphelilerin bir an önce tespit edilerek gözaltına alınmaları, haklarında gerekli tedbirlerin uygulanması, müessesede görevli tüm personelin görevden el çektirilerek ocağın başka bir ekibe teslim edilmesi ve keşif sırasında alınan bilgilerin denetlenerek kontrolünün yapılması gerekmektedir.

KAZA DEĞİL KATLİAM, AMASRA İÇİN ADALET!

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ