Amasra TİM Maden Katliamı 7. Gözlem Raporu – 24.01.2023 

14 Ekim 2022 tarihinde Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi’nde yaşanan ve 42 madencinin hayatını kaybettiği, 2 madencinin ise hâlâ yoğun bakımda olduğu katliama dair Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın tamamlanarak ilgili savcılık fezlekesinin 13.01.2023 tarihinde Bartın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini ve fezlekedeki eksiklikleri 6. gözlem raporumuzda kamuoyu ile paylaşmıştık. 20.01.2023 tarihinde Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili savcılık fezlekesi doğrultusunda iddianame hazırlanmış ve kabul edilmek üzere Bartın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

İddianame tanzim edilmeden önce soruşturmanın etkili bir şekilde tamamlanabilmesi için; TTK yetkililerinin soruşturmaya dahil edilmesi gerektiği, patlamanın etkilediği alanlarda keşif yapılmasının zorunlu olduğu ve TTK yetkililerinin TBMM araştırma komisyonuna verdikleri cevaplar ile ortaya çıkan yeni risk faktörlerinin incelemeye dahil edildikten sonra iddianamenin hazırlanması gerektiğine dair tarafımızca bir talep dilekçesi sunulmuştur. Özellikle yeraltı keşfi yapılmasına engel olan yangının sonlandığı ve ocaktaki gaz değerlerinin normale döndüğü yönündeki bilgiler gözetildiğinde olay yerinin ve delillerin bozulmadan bir an önce keşif hazırlığına başlanması gerekirken Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından taleplerimiz doğrultusunda bir işlem yapılmayarak fezlekenin olduğu gibi iddianameye dönüştürüldüğü görülmektedir. Bu aşamada delillerin değiştirilmesinin önüne geçmek için savcılıktan ve mahkemeden maden içerisindeki tüm baraj açma çalışmalarının ve patlama alanına giriş çıkışların kayıt altına alınması ve mümkün olan en kısa zamanda bilirkişiler ile birlikte tarafımızın da katılacağı ve üç boyutlu tarama yapabileceğimiz bir keşif işleminin yapılması talep edilmiştir.

Soruşturma kapsamındaki bilgisini edindiğimiz bir diğer önemli husus da Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca bilirkişiler tarafından sorumluluğu tespit edilen TTK Genel Müdürü, TTK Genel Müdür Yardımcısı, MAPEG ve ÇŞGB denetçileri ile soruşturma sırasında sorumluluğu tespit edilen TTK İşletmeler Daire Başkanı, TTK İş Sağlığı ve Güvenliği Daire Başkanı hakkında soruşturma izni istenmiş olmasıdır. Bu kişiler hakkında istenen soruşturma izni “görevi kötüye kullanma” suçlaması kapsamında kalmış olup hukuken kabul edilebilir değildir.

Öncelikle savcılığın diğer şüpheliler hakkında Olası Kastla Öldürme suçundan hazırladığı iddianamedeki gerekçenin; “dahil oldukları yönetim ve karar alma süreçleri kapsamında gerekli teknik alt yapı oluşturulmadan, yeterli yatırım yapılmadan ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını sağlamadan maden ocağında üretimin devam etmesine izin verdikleri, havalandırmanın iyileştirilmesi ile ilgili olarak projeyi uygulamaya geçirmeyerek veya alternatif olarak herhangi bir havalandırma sistemi düzenlemeden riskli havalandırma ile üretime devam edilmesine izin verdikleri” şeklinde olduğu ve bu gerekçenin bilirkişilerin birincil sorumlu olarak işaret ettiği TTK yöneticilerini de içine aldığı düşünüldüğünde Olası Kastla Öldürme nitelendirmesi ile yargılanması gereken TTK yöneticileri hakkında soruşturma iznine ihtiyaç olmadığı açıktır.

Kovuşturmanın bir bütün halde yürütülebilmesi ve etkili bir yargılama yapılabilmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın; 31.10.2022 tarihli Bilirkişi Raporunda sorumlulukları tespit edilen TTK Genel Müdürü, TTK Genel Müdür Yardımcısı ile ÇSGB ve MAPEG denetçileri hakkında bir an önce soruşturma izni vermesi gerekmektedir.

Bugüne kadar birçok toplumsal davada kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmaların Bakanlık izni beklendiği gerekçesiyle sürüncemede bırakılarak sorumluların yargılanmasının önüne geçildiği tüm kamuoyunca bilinen bir gerçektir. 7 Ocak 2013 tarihinde yaşanan ve 8 madencinin yaşamını kaybettiği Kozlu Katliamı için hazırlanan dört bilirkişi raporunda da TTK Genel Müdürlüğünün sorumluluğu tespit edilmiş olmasına karşın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından soruşturma izni verilmemiş, süreç Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış ve Anayasa Mahkemesi 2014/18224 başvuru numaralı 09.05.2018 tarihli kararı ile sorumluluğu tespit edilen yöneticiler hakkında soruşturma izni verilmemesini yaşam hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir.  Bakanlık denetçileri için benzer bir durum da 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan ve 301 madencinin yaşamını kaybettiği Soma Katliamının soruşturma sürecinde yaşanmış ve süreç yine Anayasa Mahkemesi’nin 2016/13649 başvuru numaralı 29.01.2020 tarihli ihlal kararı ile sonuçlanarak 5 yıl sonra soruşturma devam edebilmiştir.

Yıllar sonra gelecek olan ihlal kararı ile başlayacak bir soruşturmanın esasen etkin soruşturma yükümlülüğünün ihlali anlamına geleceği açık olup TTK Genel Müdürü, TTK Genel Müdür Yardımcısı, TTK İşletmeler Daire Başkanı, TTK İş Sağlığı ve Güvenliği Daire Başkanı ile ÇSGB ve MAPEG denetçileri hakkında ilgili Bakanlıkların bir an önce soruşturma izni vermesi bir zorunluluktur.

42 işçinin ölümünde ve onlarca işçinin yaralanmasında kusuru tespit edilen tüm şüpheliler yargı önünde hesap verene dek mücadeleye devam edeceğiz! 24.01.2023

KAZA DEĞİL KATLİAM, AMASRA İÇİN ADALET!

 

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ