ELBİSTAN/HATAY ÇHD GÖZLEM RAPORU

(23/03/2023-02/04/2023)

6 Şubat 2023 tarihinde Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre Sofalaca-Şehitkamil-Gaziantep’te yerel saatle 04.17’de 7.7 büyüklüğünde ve yine aynı tarihte saat 13.24’te Ekinözü-Kahramanmaraş merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem yaşanmıştır. Bu depremler Türkiye’de yaşanan en büyük ikinci ve üçüncü depremler olarak kayıtlara geçmiştir. 20 Şubat 2023 tarihinde de Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre Büyükçat-Samandağ-Hatay’da yerel saatle 20.04’te 6.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Hatay’da yaşanan depremin merkezi ise Defne ilçesi olarak açıklanmıştır. Bu depremler sonrası Çağdaş Hukukçular Derneği olarak bölgedeki il ve ilçelerde hem insani yardım hem hukuki bilgilendirme çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. Bu rapor 23/03/2023-02/04/2023 tarihlerinde ÇHD Antep Şubesi üyelerinin gözlemlerini içermektedir.

ELBİSTAN

Derneğimize Munzur Çevre Kültür ve Dayanışma Derneğince  yapılan başvuru üzerine, depremin 46. gününde 2. depremin merkez üssü olan Ekinözü (Aşağı İçmeler) başta olmak üzere, Çiftlik Köyünü, Mirali Köyünü, Barış Mahallesini (Nurhak-Maraş’a bağlı), Nurhak İlçe merkezini, Çadırkent -Rızaşehir’i (Elbistan Merkez) , Elbistan merkezdeki evleri, Cumhuriyet Mahallesini (Saraykent Caddesine çıkan mahalle), Malatya/Kürecik’i (Kepez Mahallesi), Elbistan’a bağlı Sevdilli Köyünü, Toprakhisar Türkan Ana Cemevini, Demircilik’i (Halk Kıraathanesi) ve Pazarcık’ı ziyaret ederek halkla buluşularak, halka hukuki hakları konusunda bilgilendirme yapıldı ve sorularına cevap verildi.

Bölgeye afetin ikinci günü, gece ulaşan Munzur Çevre Kültür ve Dayanışma Derneği üyelerinin aktarımına göre AFAD’ın iki veya üç arama kurtarma ekibi afetin 3. günü bölgeye ancak gelebilmiş; yine afetin üçüncü günü siyasi partilerden HDP Elbistan Cemevi bölgesinde bulunurken, Pir Sultan Abdal Derneği’nin Ataşehir Şubesi de aynı gün yardım faaliyetlerine başlamış.

Afetin 4.günü Samsun Tekkeköy Belediyesinin birkaç aracı bölgeye gelmiş ve Samsun Tekkeköy Belediyesi 5.gün itibariyle çorba dağıtımı yapmış. 5. gün bölgede AFAD çadırları kurulmuş fakat işleyen bir afet yönetim koordinasyonu o tarihte de oluşturulamamış.

Afetin 6. ve 7. gününde yerel yöre dernekleri gelirken. 8. gün Ankara Büyükşehir Belediyesinden arama kurtarma ekipleri ve yardımları ulaşmış.

Bölgede HDP, Afet Gönüllüleri, Munzur Çevre Kültür ve Dayanışma Derneği halen faaliyetlerine devam etmektedirler.

Ayrıca AFAD’ın bölgede diğer deprem alanlarında olduğu gibi çadır kentler kurduğunu gözlemledik.

Elbistan merkez ve çevre ilçelerindeki halk buluşmalarında tarafımıza en çok sorulan sorular şunlar olmuştur:

1- Depremden sonra binası yıkılan veya ağır hasarlı olduğu için yıkım kararı alan ve bu sebeple çadır veya konteynır talebinde bulunan, fakat talebi hala yerine getirilmeyen vatandaşların barınma sorununun nasıl çözüleceği,

2- Hasar tespitine itiraz edilip edilemeyeceği, itiraz edildikten sonraki sürecin nasıl işleyeceği ve buna ilişkin başkaca hukuki haklarının olup olmadığı,

3- Enkaz kaldırma işleminin kendilerince yapılmak istenmesi halinde nasıl bir yol izlemeleri gerektiği ve bu konuda hak sahibi olup olmadıkları,

4- Devlet tarafından az hasarlı, orta hasarlı ve ağır hasarlı binalar için ödeneceği temin edilen fakat henüz ödenmeyen 10.000 TL’nin ödenme zamanı,

5- Vatandaşın yazılı başvurusunun AfAD Koordinasyon Merkezindeki yetkililer tarafından alınmaması halinde buna karşı nasıl bir yol izlemeleri gerektiği,

6- Birden fazla taşınmaz mülkiyetine sahip olan kişilerin depremde sahip oldukları taşınmazlarının büyük kısmının yıkılması veya yıkım kararı alması ya da taşınmazlarının tamamının yıkılması veya yıkım kararı alması halinde devlet tarafından kendilerine taşınmazlarının tamamı mı yoksa sadece bir kısmı mı ya da sadece biri mi temin edilecek,

7- İş yeri zarar gören vatandaşların maddi zararının giderilmesi için ne yapabilecekleri ve hangi mercilere başvurabilecekleri,

8- Taşınmazı üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişilerin evlerinin ağır hasarlı olması nedeniyle yıkım kararı alması ya da yıkılması halinde ne gibi haklara sahip oldukları,

9- Taşınmazda kiracı olarak kalanların kiracı olarak kaldıkları evlerinin yıkılması halinde hangi haklara sahip oldukları,

10- İtiraz başvurularının e-devlet üzerinden yapılması halinde bu başvurularının geçerli olup olmayacağı,

11- Evine DASK yaptıranların hangi haklara sahip oldukları ve DASK’a nasıl başvurabilecekleri,

12- Hayvancılıkla uğraştığı için ağılı olan ve hayvanları zarar görenlerin zararlarının temini için ne yapmaları gerektiği ve hangi hayvanlarının zararının giderileceği,

13- Köylerde yıkılan cami ve cemevleri için nasıl bir yol izleneceği .

Bölgeden alınan bilgiler ışığında, yaşanan depremin ardından bölgede etkilenen yerleşim alanlarının tamamında;

  • arama kurtarma
  • beslenme, barınma ve sağlık hizmetleri
  • hasar tespit
  • enkaz kaldırma

çalışmalarında gecikme yaşandığı; afet sonrası acil müdahale ve ardından yürütülmesi gereken iyileştirme süreçlerinin görevli kurumlar arası koordinasyon ve planlama eksikliği nedeniyle yeterli düzeyde gerçekleştirilemediği ve bu nedenlerle kayıpların arttığı öğrenilmiştir. İlçede depremden etkilenen yurttaşlarca depremin hemen ardından kendi ve gönüllü sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla kurtarma çalışması yapıldığı bilgisi edinilmiştir.

Çadır yerleşkelerinin kurulumunun kent merkezine uzakta ve yetersiz sayıda olduğunun bilgisi alınmıştır. Ayrıca halk kent merkezine uzak alanlarda kurulan çadırların rakım yüksekliği sebebiyle mevsim ve hava şartlarında yetersiz ve elverişsiz olduğunu dile getirmektedir.

En çok yıkımın yaşandığı ve ağır hasar gören yerlerden biri olan Kahramanmaraş İlinin Elbistan ilçesinde enkaz kaldırma çalışmalarının denetimsiz biçimde, yeterli donanım ve gerekli makineler sağlanmaksızın sürdürüldüğü görülmüştür.

Bölgede yıkılan veya ağır hasar gören yapıların yıkıntı ve enkazlarının kaldırılmasına yönelik çalışmaların; sulama, atıkların ayrıştırılması gibi gerekli önlemler alınmaksızın, sadece inşaat atığı, döküntü ve moloz kaldırma çalışmaları olarak sürdürüldüğü görülmüştür. Tehlikeli kimyasalların yanı sıra asbest, toz gibi zararlı bileşenlerin havaya karıştığı gözlemlenmiş; ayrıca, hasar gören veya yıkılan yapılara ait enkaz ve yıkıntıların gerekli önlemler alınmaksızın Nergele Çayı boyunca boşaltıldığı görülmüştür.

 HATAY

ÇHD üyesi avukatlar olarak depremin en ağır yıkımını ve en çok kaybını yaşayan illerden biri olan Hatay’da sürecin başından beri bulunmaktayız. Depremin 54, 55 ve 56. gününde Liman Köyü (Samandağ), Mağaracık-Ayhan Kara Vakfını (Samandağ), Hataya gönüllü gelen siyasi parti ve meslek odalarından bir kısmını (Türkiye İşçi Partisi Dayanışma Evi, Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası + Türk Tabipleri Birliği + Kadın Sağlık Birimi), Hatay Barosunu, Uzunbağ Mahallesini (Samandağ), Serinyol (Hatay/Antakya) ve Mor Dayanışmadan kadın arkadaşlarla sokaktaki çadırlarda ya da evlerde kadınları ziyaret ettik.

Hatay depremden en fazla etkilenen, yıkımın ve can kaybının en fazla yaşandığı illerimizden biri olduğu için depreme ilişkin sorular Hatay’ın merkezinde, ilçelerinde, mahalle ve köylerinde farklılıklar arz etmektedir. Yukarıda belirttiğimiz alanlar içerisinde halk tarafından en sık şu sorular sorulmuştur:

1- Yapılan hasar tespitlerine itiraz haklarının bulunup bulunmadığı, eğer itiraz hakları var ise ne şekilde ve hangi süre içerisinde yapılması gerektiği, e-devlet üzerinden itiraz haklarının olup olmadığı, itirazları üzerine hasar tespiti için yetkili kişilerin gelmemesi halinde yada itirazları üzerine verilen cevap karşısında başvurabilecekleri başkaca hukuki yolların bulunup bulunmadığı buna ilişkin hukuki haklarının olup olmadığı,

2- Devletin özel mülkiyete konu taşınmazlarda kamulaştırmasız el atma işleminde bulunup bulunamayacağı,

3- Birden fazla evin ya da iş yerinin yıkılması halinde devletin nasıl bir yol izleyeceği, vatandaşa yıkılan evlerini yada iş yerlerini tamamen mi yoksa sadece bir ev ve iş yeri şeklinde mi temin edeceği,

4- İş yeri ağır hasarlı olan işverenler ve işçiler, iş yerinin çalışma koşullarına uygun olmaması sebebiyle çalışamadıklarından maddi açıdan ciddi sıkıntı yaşıyorlar, bu duruma karşı yapabilecekleri bir şey ya da başvurabilecekleri bir yol olup olmadığı,

5- İstimlak nedir, halkın istimlak karşısında herhangi bir hukuki hakkı var mı, var ise bunların neler olduğu,

6- Hazineye ait arazi üzerinde uzun yıllar boyunca ektikleri ağaç vs. için herhangi bir hak talebinde bulunup bulunamayacakları, var ise bu hakların hangi hukuki yollarla elde edebileceği,

7- Orta hasarlı evler için devletin nasıl bir yol izleyeceği, bu evler için yıkım kararı mı verileceği ya da devlet tarafından kredi verilerek bu evlerin güçlendirilmesinin mi sağlanacağı,

8- Yerinde dönüşüm ne olduğu, hangi alanlar için yerinde dönüşüm düşünüldüğü, yerinde dönüşüm düşünülen alanlarda halkın ne gibi haklara sahip olduğu,

9- TOKİ’nin hangi alanlarda yapılacağı, TOKİ yapılacak alanlarda halkın hangi haklara sahip olduğu,

10- Afet bölgesi ilan edilen yerlerde halkın geçici konut (prefabrik ev) yapma hakkının olup olmadığı,

11- Halkın yıkılan yerlerde, boş alanlara prefabrik ev yapma, konteyner kurma haklarının olup olmadığı,

12- Halkın kendilerine verilen çadırlarda ne kadar süre boyunca kalma hakkına sahip olduğu,

13- Tarım alanlarına prefabrik ev yapma haklarının olup olmadığı,

14- Evleri ağır hasarlı tespit edildiği için yıkım kararı alınan ev sahiplerinin, evlerinin yıkılması karşısında seçimlik hakka sahip olup olmadığı,

15- Şehirde kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde dökülen molozlara karşı halkın başvurabileceği herhangi bir hukuki yolu olup olmadığı,

16- Bazı vatandaşlardan evlerinin enkazı kaldırılırken imza alınmış, halktan böyle bir imzanın alınmasının yasal bir dayanağının olup olmadığı, enkaz kaldırma işlemi sırasında halktan alınan bu imzaların ilerde halk adına herhangi bir hak kaybına yol açıp açmayacağı,

17- Evleri hasarsız ya da az hasarlı olan vatandaşlar, bulundukları güzergahın sağında ve solunda bulunan ağır hasarlı evlerin yıkılması halinde kendi evlerinin de zarar görebileceği endişesini taşıyorlar. Bu durumdaki evler için ne yapılabileceği,

18- Vefat eden yakınları olan kişilerin hangi haklara sahip olduğu, yaşadıkları can kayıpları için aldıkları tazminatın ileride başka bir hak iddiasında veya talepte bulunmalarına engel teşkil edip etmeyeceği,

19- Adli yardımdan sadece hangi başvurular için yararlanılabileceği,

20- Deprem zamanında evleri yağmalananların bu durumu nasıl ispatlayabileceği, bu durum karşısında hangi hukuki yollara başvurulabileceği,

21- İş yerlerinde meydana gelen zararların nasıl giderileceği.

Hatay’da bulunduğumuz süreç içerisinde halk için en büyük endişelerden birinin depremden sonra devlet tarafından yapılacak yapıların şehrin sosyal ve kültürel yapısının yansıması olan geleneksel kent dokusunun değerlerini referans almaktan uzak olacağı ve demografik yapıya müdahale edileceği düşüncesinin olduğu gözlemlenmiştir

Halkın beklentisi Hatay gibi kültür varlıklarının ve tarihi dokunun en yoğun görüldüğü illerde yapılacak yapılar depreme karşı dirençliliği artırmayı hedefleyen, doğaya ve insana saygılı yerleşmeler olarak planlanma ve tasarımdır. Kendi öz kültürüne yönelecek muhtemel saldırılara karşı bulunduğu köyü, mahalleyi terk etmeme iradesine sahip bir Antakya var.

Depremler, üstyapılara olduğu kadar altyapılara da zarar vermektedir. Özellikle şebeke ve kanalizasyon boru hatlarının hasarlanması ile su temini ve atık suların uzaklaştırılmasında akut problemler yaşanabilmektedir. Dolayısıyla deprem sonrasında su yoluyla bulaşma potansiyeli yüksek olan enfeksiyon hastalıkları riski de artmaktadır. Bu riskin Hatay’da çok yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Hijyene ulaşım oldukça kötü durumdadır.

Deprem sonrasında su kaynaklı salgınların önlenebilmesi için güvenli su teminiyle ilgili teknik önlemlerin bu bölgede hızlıca alınması gerekmektedir.

Binaların yıkımı, atıkların taşınması ve yönetimi sürecinde gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalıdır. Deprem atıklarının geçici depolama alanlarına taşınması, burada atıkların içerisindeki malzemelerin ayrılarak büyük oranda yeniden kullanım, geri dönüşüm/geri kazanımının sağlanması, kalan atıkların ise tehlikelilik seviyesine göre ilgili yönetmeliklerde belirtilen hükümler çerçevesinde bertarafının yapılması gerekmektedir. Geçici ve nihai depolama alanları atık miktarını karşılayacak kapasitede olmalı, alanlara yetkisiz kişilerin girişi sınırlanmalıdır. Yangın riskinden dolayı özellikle geçici depolama alanlarında atıklar belli bir yüksekliğin üzerinde istiflenmemelidir.  Hatay’da kaldığımız süre boyunca molozların bu belirttiğimiz hususların hiçbiri dikkate alınmadan, insan sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atacak biçimde rastgele döküldüğü görülmüştür.

Gerek Elbistan’da gerek Antakya’da depremin yarattığı yıkım ve getirdiği sorunlar gün geçtikçe derinleşmekte, devlet yetkililerince vatandaşlara yaklaşım ise “PROSEDÜR VAR ÇÖZÜM YOK!” şeklinde somutlaşmaktadır.

Hiçbir soruna ve soruya kesin cevap bulamayan halk için tek kesin şey belirsizliktir. Dayanışma ve gönüllü çabalar olmasa tamamen kendi kaderine terk edilmiş durumda olan halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz.

 

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ